Kaç yaşında olursanız olun hiç geçirdiğiniz bir aya hayatımın en iyi ayı demiş miydiniz? Ben bu nisan ayına kadar dememiştim çünkü her ay belli bir düzeyde iyi ya da kötü şey olurdu. Ama bu nisa ayı öyle olmadı çokça iyi şey oldu, çokça şey yaşadım. Hayatımın gerçekten de en iyi ayıydı. İşlerimin süper olmasından, iç huzuru, mutluluğu yakalamama kadar inanılmaz şeyler oldu. Elbette kötü şeyler de oldu, kayıplarım da… Ama bunlar bile bana çok şey kattı bu nisanda. Peki ne oldu? Gelin her şeyiyle bakalım.
İlk olarak bu ay hayatımda en çalışkan olduğum dönemdi. Hayatı boyunca fazla uyuyan, düzensiz olan ben, bu ay her sabah alarm olsun olmasın erkenden kalktım, gece geç yattım. Günlük ortalama uyuma sürem 6 saati geçmiyordur. Uykum bir düzende olunca doğal olarak ben de bir düzene girdim ve dağınıklıktan plansızlıktan hiçbir şey yapamayan ben inanılmaz düzenli ve planlı biri oldum. Bu benim için en muhteşem şeylerdendi.
Sanırım düzenli olmamım getirdiği bir şey olarak bu ay çokça şey de yaptım. Rakam verecek olursam birkaçında katılımcı da olduğum en az 15 etikinliğe gitmişim ve 8 toplantı yapmışım. Bunlarla birlikte kendi etkinliğimi düzenledim, söyleşi yaptım, birkaç tane de sunum yaptım. Ee bunun da doğal bir sonucu oldu ve işlerim inanılmaz yoluna girdi, düzenli gelir sağlar hale geldim. 21 yaşındayım, sevdiğim işi okulunu okumadan yapıyorum ve bundan düzenli gelir elde ediyorum… Ee var mı daha güzeli?
Bu ay gezmeye ve eğlenmeye de önem verdim çünkü geçtiğimiz süre zarfında öğrendim ki isterseniz dünyanın en iyi işini yapın -ki ben yapmıyorum- yine de kendinize vakit ayırmalısınız. İnanın 7 gün 24 saattin yetmemesi olayını bu ay çok yaşadım ama yine de kendime diğer ayların kat be kat fazlası zaman ayırdım. Bu da hep söylenildiği şekilde verimimi ve motivasyonumu inanılmaz arttırdı.
Şimdiye kadar tablo süper tozpembe olsa da aslında her şey bu kadar iyi olamaz, yaşamın bir kuralı bu. Nisan ayında kötü şeyler de yaşadım doğal olarak. Örneğin duygusal tarafta işleri hala yoluna koyamadığım bir aydı. Bir türlü kendime söz geçiremiyorum bazı konularda ve bu beni deli ediyor. Çünkü ben kendi kendimi yönetebildiğim, kendime söz geçirebildiğim için yaşıtlarımın ortalamasının çok ilerisindeki bir konuma gelebiliyorum. Benin ben yapan şey bu… Detaylarına giremeyeceğim birkaç olayda maalesef işin içinden hala çıkamıyorum ve bu da beni inanılmaz kötü etkiliyor. Yani bilmiyorum çok küçük ihtimallere tutunuyorum ve mantıksız geldiği halde bazı şeylerden vazgeçemiyorum bir türlü.
Birkaç gün önce fark ettim ki cesaretimle öne çıkan ben bu korkudan hiçbir şey yapamaz, her şeyimi gizler hale gelmişim. Yanlışın yanlış olduğunu söylemeye çekinir olmuşum ki bu hayatımın hiçbir döneminde olmamıştı. O kadar korkar olmuşum ki aman insanlar ne düşünür, iş yaptıklarıma yanlış izlenim uyandırır mıyım diye duygusal bir şarkıyı bile paylaşmaya çekindim ve paylaşmadım. Alman vatandaşı olmak isteyen kıza katılan bir yazıyı KreatifBiri’nde yazmak istedim ama vazgeçtim ortalığı bulandırmayayım dedim. Buna belki doğru diyenleriniz de olacaktır ama işin ironik tarafı KreatifBiri buna benzer alışagelmişin dışındaki yazılarla popüler olmuş bir platform. Yani temeli, özü inkar ede hale gelmişim. Neyse ki bunu erken fark ettim ve o eski cesaretli, yanlışa yanlış diyebilen ben geri dönüyor.
Bu ay ilginç şeyler de oldu. Örneğin dinle aramdaki buzlar eridi ve iç huzuru yakalayabildim. Bunun hayatımın bu döneminde veya yakın dönemde olmasını hiç beklemiyordum açıkçası. İçimde manevi bir boşluk olduğunu anlamıştım ve aslında nisana ayının başında da bununla ilgili birazı yazmıştım burada ama o dönem çözümü tam bulamamıştım. Fakat bir arkadaşımın acaba? diye sormama neden olmasıyla içimdeki büyük boşluğu inançla doldurdum. Buna ne dersiniz bilmem ve karışamam da ama şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki hayatınızda her şeyiniz süper ötesi olsa da bir gün sanırım yaratılışımız gereği o inanma ihtiyacını tüm benliğinizde hissedeceksiniz.
Bu ayın en önemli şeylerinden biri de mutluluğu sonunda yakalayabilmem oldu. Bilmiyorum ama bir şekilde şükretmeyi ve her gün bir şeylerle mutlu olmayı öğrendim. Elbette hep bahsettiğim o büyük saf mutluluğu hala tam yakalayabilmiş değilim ama şimdilik bu da yetiyor, buna da şükür…
Daha çok şey yaşadım ama burada kesmek kafi diye düşünüyorum. Sonuç olarak bu ay iyi ki o büyük riskleri almışım, iyi ki sevdiğim şeylerin peşinden gidiyorum, iyi ki gece gündüz koşturuyorum, iyi ki iyi bir insan olmaya çalışıyorum… dediğim bir aydı. Son olarak size bir şarkı bırakıyorum ve orada da dediği gibi:
Bir gün gülersin, bir gün ağlarsın
Bir gün bulursun kendini yerde
Ama belli olmaz, hayat bu inanılmaz
Zengin de olsak aynı fakir de
Bir mucize tanrım bize
Hayat biraz gülsün diye
Günah değil ayıp ne de
Tanrım bize mucize…
Hayat inişlerle ve çıkışlarla doludur ama yeter ki hep gerçekleşeceğine inanacağımız bir mucizenin peşinden koşalım yılmadan. İşte o azimle mucizeler bizimle oluyor. Tecrübeyle sabittir.