Günler o kadar hızlı akıyordu ki hangi günde olduğunu karıştırması olağan hale gelmişti. Günler uzun zamandır ilk defa bu kadar güzel geçiyordu. Aslında değişen pek bir şey yoktu; havalar bozukluk, insanlar boş, içi huzursuzdu hala… Değişen tek bir şey vardı, neredeyse her gün bir şekilde O’nu görüyordu. Bu, birçok şeye bedeldi…
Bu kadar çok gördüğüne şaşırmamak elde değildi. Özellikle de o ilk An’dan sonraki 3 ay boyunca O’nu her yerde arayıp hiç görememiş, ismini dahi öğrenememiş oluşunu düşününce… Komikti, o zamanlar yine tam vazgeçecekken bulmuştu onu, hiç beklemediği bir anda. Gözleri parlamıştı, kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Bir mucize olmuştu…
Bu mucize pek işe yaramamıştı aslında. Sonrasında kendini, derdini anlatmıştı ama en ufak karşılık alamayıp, kibarca reddedilmişti. Doğaldı da reddedilmesi. Tanımıyordu onu, bilmiyordu… Kendi de biliyordu yanlış yaptığını ama filmlerde böyle olmaz mıydı? Koşardın peşinden, koşardın ve eğer sevgin gerçekse kavuşurdun bir şekilde. Öyle olmuyormuş, acı acı öğrenmişti…
Tüm olanlara rağmen umutluydu. Umudun aşktan, platonik aşkın sarhoşluğundan geldiğini nereden bilebilirdi ki? Pes ediyordu artık, daha bugün O’nu göreceğinden emin olduğu yere gitmemişti, O’nu görmemeliydi artık. Bu serüven son bulmalıydı. Zaten realist baktığında olmayacağını da biliyordu. Nasıl olsundu ki? Layık mıydı O’nun gibi birine, o masumluğa, muhteşemliğe… Nasıl olsundu ki? Daha tanımıyordu bile O’nu!
Bir dakika aslında biraz tanıyordu; O’nun da Ahmet Kaya dinlediğini, okumayı sevdiğini, sabah kahvaltısını sevmediğini, farklı tanımlarla da olsa iyiyi, iyi olmayı sevdiğini… Biliyordu biraz da olsa, tanıyordu az da olsa… Aslında tam da annesine anlatmak isteyeceği, annesinin de sevebileceği biriydi. Bu daha önce hiç olmamıştı, muhtemelen bir daha da olmayacaktı.
Üzülüyordu elbette, o saf hayaller gerçek olmayacağı için, bu kadar acının bir hiç için olmasına, aşkın bir hiç için olan kandırmacasını fark edemediğine, iyi olmanın hiçbir işe yaramadığını anladığı için, iyiden hep kaçacağı için, Ben Sana Mecburum şiiri tam da onu anlattığı için, O’na kavuşamadığı için…
Son kez şansını denemek istiyordu, son bir defa daha kendini anlatmak istiyordu ama yapamıyordu, yapmadıda. Yine reddedileceği açıktı, bir de O’nun canını sıkmaya gerek yoktu. Belki de bu hikayeler de O’nun okuması içindi, kim bilir?
– SON –