Geçen gün çok sevdiğim Leyla ile Mecnun dizisinden daha önce görmediğim(ya da dikkat etmediğim) bir kesit çıktı karşıma. Mecnun Leyla’ya “ben artık herkes gibi olacağım, kendim olmayacağım çünkü herkes gibi olursan seviliyorsun” diyor. Bunu görür görmez kafamda eski bir anı canlandı ve bir aydınlanma yaşandı. Son günlerde düşündüklerimle de birleşince bir anlamlandırma yolculuğu başladı.
Ex’s Pain
Bir diziden bir sahnede kadın adama “şu haline bak ya yapayalnızsın çevrene bak bi var mı biri yok bir tane arkadaşın yok” diyor kızarak. Bu konuşamanın çok benzerinin eski kız arkadaşımla yaşamıştım. O da arkadaşlarımın olması gerektiğini, onlarla daha çok vakit geçirmem gerektiğini vs benzer cümlelerle söylerdi. Arkadaşım vardı aslında ama ben daha çok kız arkadaşımla ve bir-iki tane(gerçekten 1-2) çok yakın arkadaşımla zaman geçirmek istiyordum, fazlasıyla değil çünkü bu bana yeterdi ki…
Kız arkadaşım ciddi bir şekilde bunu dile getirince ve çevreme de dikkat etmeye başlayınca haklı gibi görmeye başladım. Herkesin birkaç tane farklı arkadaş grubu vardı, sürekli farklı (birbirini tekrarlayan) etkinlikler yapıyorlardı, normal olan bu gibiydi. Herkes gibi olmak için herkes gibi olmak, onlar gibi yaşamak, belli etkinliklere gitmek, paylaşım yapmak, giyinmek gerekiyordu.
Herkes Gibi Olmak Ne Demek?
Ben de herkes gibi olmaya başladım, partilere katıldım, farklı gruplardan arkadaşlıklar kurdum, farklı giyindim, farklı paylaşımlar yapmaya başladım, farklı şeyler izlemeye başladım… Sosyal medyada herkes nasılsa öyle oldum yani, klasik bir Türkiye genci 🙂 Sonra ne oldu peki?
İşin ironik yanı şu ki herkes gibi olduktan sonra elimdeki her şeyi, ilk olarak da kız arkadaşımı kaybetti:)) Elbette ana etmen bu değildi ama sonuçların buraya gelmesinde etkisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sonrasında işimi, ekibimi, çevremi, paramı, arkadaşlıklarımı, mutluluğumu, mental sağlığımı, fiziksel sağlığımı vs elimdeki neredeyse her şeyi kaybettim. Bir domino etkisi gibi gitti hepsi… Bu kadar kaybı benim gibi güçlü insanlar da kaldıramıyor ve büyük bir depresyon sürecine girdim, terapiye başladım.
Gerçekten birçok kişinin hayal gücünü aşacak kadar kötü günler geçirdim. Ama konumuz bu süreçten sonra başladı. Yaklaşık 6-7 aylık bir sürecin ardından çok yakın zamanda o yıkımın etkisinin tamamen gittiğini hissettim. Bu etki gidince silkinme yaşadım 🙂 Üstümde kara kara tozlar varmış da onları atmışım gibi oldu. Sonra bir dönüp baktım ve bu herkes gibi olma mevzusunu fark ettim.
Bunu önce sosyal medyada gördüm, Instagram’da herkes mutlu, herkes iyi (!) kıyafetler giyiyor, herkes aynı yerlerde aynı iyi tatilleri yapıyor, bir dönem sharm el sheik’e gidiliyor, diğer dönem Dubai’ye, sonra Bodrum, Alaçatı zamanı geliyor, Barbie çıkıyor pembe oluyor her yer, Oppenheimer çıkıyor IMAX default oluyor, Dekk diye bir mekan çıkıyor herkes orada, bir DJ geliyor herkes orada, bir akım çıkıyor herkes o akımla videolar çekiyor, bir kahveci açılıyor herkes orada, bir kütüphane açılıyor herkes orada, bir dizi çıkıyor herkes onu izliyor… Böyle sabaha kadar sayarım. İlk bakışta hepsi farklı şey gibi geliyor ama biraz daha derin bakın hepsindeki ortak örüntüyü görüyorsunuz, herkes herkes yaptığı için herkesin yaptığı şeyi yapıyor. Ama bu sadece Instagram, peki Twitter?
Twitter’da da herkes uzman, her konuda herkesin bir fikri var, herkes her şeye karşı, herkes her şeye toksik, herkes kendi cenahından olmayını cahil görüyor, herkes ya linç yapıyor ya da linçleniyor, herkes her konuda ahkam kesiyor… Daha uzatmaya gerek yok.
LinkedIn peki? Orada herkes bir şey, herkesin bir başarısı var. Etkinliğe katılan da başarılı, terfi alan da, şirket değiştiren de, kurs bitiren de, yatırım alan da, çok derin (!) anlamı olan hikayeler yazan da… Herkes de önemli bir şey; stajyer de bir şey, işsiz de, yatırımcı da, muhasebeci de. Herkes herkes gibi yani, bana farkını söyleyebilir misiniz havalı unvanların?
Ben Nasıl Herkes Oldum?
Kısacası onlineda da gerçek hayatta da herkes herkes. Ben de herkestim dolayısıyla, herkes gibi olmaya çalışıyordum. Kafaya çok takıyordum neden bu kadar az insanla kahve içiyorum diye, neden herkes gibi tatillere gitmiyordum diye ya da İstanbul’a ilk ayak bastığımda yaptığım gibi tek başıma zaman geçiremiyordum çünkü birileri olmalıydı ya, herkesin etrafında birileri vardı. Bir başka şey Instagram’da depresif olamıyordum, üzgün şeyler paylaşamıyordum. İyi de mutlu değilim ki neden sürekli mutluymuşum, başarılıymışım gibi paylaşım yapıyorum? Yaptım maalesef en alasını yaptım en arabesk olduğum zamanlar mutluymuşum gibi paylaşımlar yaptım örneğin. Özel hesap açtım bu arabesk yanımı paylaşayım diye ana hesaptan farklı bir şey paylaş(a)madım…
Nasıl Fark Ettim?
Yakın zamanda sosyal medya ve online kullanımımı biraz azalttım, daha çok kendime odaklanmaya çalıştım ve yukarıda aktardığım gerçekleri bir bir fark etmeye başladım. Sonra bir tiksinme yaşadım önce Twitter’da oldu bu ve görüşlerimin olduğu paylaşımları yapmayı bıraktım, sonra Instagram’da paylaşım yapma isteğim hiç kalmadı. Bunlar da daha fazla düşünebilme ya da diğer bir tabirle kafamı çalıştırabilmeme sebep oldu.
Herkes Gibi mi Olmak? Yalnız mı Kalmak?
Bu farkındalık sonra soradaki soru bundan sonra ne yapmalıyım? Benim hikayemde ironik bir durum çıkıyor aslında, ben herkes gibi olmamak, kendi hikayemi yazmak için okulu bırakmıştım, girişimci olmuştum, bu riskleri almıştım. Bu yüzden aslında cevap direkt ortaya çıkıyor. Zaten bu olmasaydı da hiç memnun olmadığım bir şeydi herkes gibi olmak, sıkılıyordum saçma geliyordu, ben bu değilim diyordum. Bu yüzden özüme neysem ona dönüyorum.
Birkaç somut adım da atmaya başladım. Twitter hesabımı yıllar sonra ilk defa gizliye aldım. Takipçisi çok olan Instagram hesabımdan kişisel paylaşım yapmayı bıraktım, 100 takipçisi bile olmayan özel hesabımdan da nasılsam onu gösterdiğim paylaşımlar yapmaya çalışıyorum, hikayeler yazmaya başladım yine, bu yazıyı yazdım…
Daha da yazarım, yazmayı özlemişim ama çok uzun oldu. Buraya kadar okuduysan teşekkürler 🙏