13 saat uykusuz geçen yolculuğun ardından nihayet uyuyabileceğim diye düşünüp yatağına geçtiyse de bir türlü uyuyamıyordu. Gözlerinden uyku akıyordu ama uyuyamıyordu. Su içti, bir şeyler yemeyi denedi ama yok uyuyamıyordu. Neden uyuyamıyordu?
Saatler sonra anlayacaktı ki migren atağı başladığından uyuyamıyordu. Migren mi son bir aydır gözlük kullanıyorum ve o zamandan beri tek bir nöbet bile geçirmedim şimdi ne oluyor diye düşünmeden edemedi… Yol yorgunluğundan mıydı yoksa başka bir şeyden miydi? Önce yol yorgunluğu diye düşündü -ya da öyle olmasını umdu- fakat zaman geçtikçe anladı ki yol falan ya da bedensel bir şeyden ötürü değildi.
Ne olduğunu anlamak için bir ay öncesine, neredeyse iki günde bir nöbet geçirdiği günlere gitti. Neden o zamanlarda sıkça nöbet geçiriyordu da birden kesilmişti tüm ağrılar. Gözlük kullanmak diye düşünse de önceleri o olmadığı aşikar olmuştu. O dönem ne işleri ne de kişisel hayatı iyi değildi hatta ikisi de berbattı. Ama şu an iş konusunda çok iyiydi çünkü ilk büyük hayalini gerçekleştirmişti, kendi çabalarıyla kendi parasını kazanacak duruma gelmişti. O halde geriye ne kalıyordu?
Birden sıyrıldı bu düşüncelerden çünkü yapması gereken bi ton iş vardı. Bir an önce kendine gelip biriken işleri halletmesi gerekiyordu çünkü elinde sadece işi vardı artık…
Bu defa sağlam bir şeyler yedi kendine gelebilmek için, ayrıca şalgam da içti -son zamanlarda şalgamın baş ağrısını götürüp yaratıcılığını arttırdığına inanıyordu ilginç bir şekilde. Ağrı yine geçmeyince hemen orta düzey bir ağrı kesici de içti çünkü bir an önce işlerle ilgilenmeliydi…
Ağrı yine geçmeyince kesinleşmişti ki bu bir migren atağıydı ve daha saatlerce sürecekti… Migren atağının en kötü yanı odaklanmak isteğim konuları değilde başka başka konuları düşünmeye sevk etmesi diye düşündü. Yine öyle olmuştu ve kendini bu kadar çaba ne için, kim için diye sorarken bulmuştu. Daha dün bunu kesinleştirmemiş miydi? Artık sadece kendisi için yaşmayacak mıydı? Tüm bu çabalar sadece kendi için değil miydi?
Yine dönüp dolaşıp aynı yerde tıkanıyordu, o kadar bencil olamıyordu. Ah, neden diğer tüm insanlar gibi olamıyordu? Neden sadece kendini düşünüp hareket edemiyordu? Tüm hayatı bu ikilemle mi geçecekti? Olmak istediği yere gelmesi için, tüm o başarılı bulduğu insanlar gibi olabilmek için sadece kendini düşünüp ona göre hareket etmesi gerektiğini bilmesine rağmen neden yapamıyordu? Daha dün hep yaptığını yapıp arkasındaki köprüyü yıkıp geri şansı olmayacak yola, sadece kendi için yaşayacağı hayata adım atmamış mıydı? Neden bu defa olasılıkları teke indirip zorunda kaldığı yoldan gidemiyordu? Şimdiye kadar hep işleyen yönteme bu defa ne olmuştu?
Bu düşünceler içinde boğulurken bir şey geldi aklına. Migren nöbetleri sırasında yapabildiği tek şeyi yapmalıydı, yazmalıydı. Hoş bu defa özellikle birinin okuması için yazmıyordu ama yazmalıydı yine. Yazmak iyiydi, rahatlatıyordu. Kim bilir bir gün belki de bu yazılanları gerçekten anlayan biri de okurdu…