Ah be Enes! Ne ne garip bir yaşamın oldu değil mi? 35 yıldır nefes alıyorsun ama 100 yıl yaşamışlardan daha çok şey yaşadığını düşünüyorsun. Çünkü çoğu ademoğlunun üç dört ömre sığdıramayacağını sen tek bir ömre sığdırdın, sığdırmaya çalıştın. Şimdi önünde bambaşka bir hayat, bambaşka bir yaşam olacak. Artık bazı şeyleri durdurup başka şeyleri başlatma zamanı.
Şimdi, asıl söyleyeceklerime geçmeden önce tekrardan bir şeyi hatırlatmak istiyorum; en önemli şey saf mutluluk, diğer bir deyişle ailen! Ailenin senin için ne kadar büyük bir hazine olduğu tekrar hatırla ve yine şükret. Onların kıymetini tekrardan fark et. Büyük ihtimalle bir çocuğun da oldu, ona iyi babalık et. Belki şimdiye kadar edemedin ama artık bahanen olmamalı. Babanın çocuk için ne demek olduğunu çok iyi biliyorsun bunu asla unutma, ne olursa olsun unutma! Hiçbir şey çocuğundan, ailenden değerli olmamalı.
Öncelikle bu yaşına kadar birçok hedefin, hayalin vardı ama bunların hepsi gerçekleşmemiş olabilir. Bu, doğanın bir kanunu, bunu biliyorsun zaten ama tekrar hatırlatmak istedim. Yani için rahat olsun, her şey olacağına varır. Ya da henüz zamanı gelmemiştir, bir şeyler özellikle de işlerden olan emekliliğin geciktiyse çok da üzülme.
Evet dediğim gibi biraz gecikme ihtimali olsa da -umarım hiç gecikmez- yeni bir yaşamın olacak. Bu yaşama hazırlamalısın kendini. Artık şirketin veya iş ana odaklarından biri olamayacak, olmamalı. Artık diğer taraflara odaklanma zamanı. Şimdiye kadar hep insanlar üzerinden kazandın ama artık tam manasıyla insanlığa hizmet etme zamanın geldi. Bu evreye geçeceğin zaman aklına hep Bill Gates örneği gelsin. Adamın yaptıklarını öğrendiğinde ne kadar minnet duyduğunu hatırla. Sen de şimdiye kadarkiler dışında manevi bir etki bırak, öyle ölümsüz ol.
Bu manevi etikiyi bırakmanın en iyi yolu da bir vakıf kurmak diye düşünüyorum şimdilerde. Elbette gelecekte şartlar değişebilir fakat değişmeyecek bir şey varsa o da durumu olmayan, hayata bir sıfır geriden başlayan insanlar için mutlaka bir şeyler yapman gerektiği. İstanbul’a ilk geldiğinde içinin nasıl parçalandığı, bi arkadaşının en büyük hayalinin o çocuklara yardım etmek olduğunu söylediğinde yaşadığın o duygu değişimleri hiç aklından çıkmasın. Ayrıca en iyi sen bilirsin imkanlar verilse insanların nerelere gelebildiğini. Çocukluğunda daha iyi imkanların olsa ne durumda olacağını düşün ki sen ortalama bir insan sayılırsın üstelik ortalama imkanlara da sahiptin. Peki ya o zehir gibi, harika çocukların ne suçu var da doğar doğmaz hayata on sıfır geriden başlıyorlar? Onlara imkanlar verilse nasıl olurlar? Bunları hep hatırla ve çocuklar için mutlaka sağlam bir şeyleri bizzat sen yap.
Bu mektubu yazdığım 22. yaşımın ilk günlerinde bir kere daha okulu bırakmamın mantıklı olduğunu görüyorum ve bu kararımda herkesin söylediklerine rağmen ısrar ediyorum. Muhtemelen de hiç üniversiteden mezun olmayacağım ya da olsam da formalite icabı sevdiklerim istediği için mezun olacağım. Ancak her ne olursa olsun feci bir eğitim sistemi eleştirin var. Her daim de eleştirilen şeye çözüm önerilmesi gerektiğini düşündüğümden benim de kendi okul, eğitim sistemimi oluşturmam gerekiyor. Bu yüzden hemen kendi okulunun ve eğitim sisteminin nasıl olacağı üzerine düşün. Ardından da kendi eğitim sisteminle kendi okulunu aç.
Son olarak hayat gayeni bir kere daha hatırla! 21. yaşının ilk günlerinde şöyle demiştin:
En büyük hayalim, mümkünse hayatımı adayacağım biriyle iyi biri olarak, iyinin sınırlarından çıkmayarak, insanlara her anlamda yardımcı olarak, yazarak, okuyarak, sevginin olduğu, mutluluğun olduğu, başarının alternatif yollara da sağlanabileceğinin kanıtı olan bir yaşam sürmek.
Tekrardan söylemek isterim ki yukarıdakilere de uyan bir yaşam amacın olsun hayatta, her zaman!
İnşallah manevi tatmini seni memnun edecek kadar yaşabileceğin harika bir emekliliğin olur 🙃
*Bu herkese açık versiyon, yani daha özel şeylere yer vermedim ya da değiştirdim.