Sürekli kar yağan yerlerde büyümemişler için hayallerde hep sakin sakin lapa lapa yağarken altında yapılan romantik, huzurlu yürüyüşler vardır. Benim gibi idealist, yalnız ve sıcak bir iklimde büyüyenlerin düş alemlerinde de hem büyük bir ilham kaynağının hem de huzurun doruğuydu …
Pencerenin kenarında oturmuş çayını yudumlarken tane tane yağan kar tanelerini izliyordu. Kışı hiç sevmese de bu beyaz örtü bambaşkaydı; sanki evren birden yavaşlıyor ve tüm kötülüklerin üstü kapanıyordu. Üstelik yağmur gibi de değildi kar; asildi, temizdi, zararsızdı… Çayının bittiğini fark …
Bölüm 1 Asansör bulutları geçtikten hemen sonra durdu ve sarı kapılar içindeki tek kişinin şanına yakışır şekilde sakince açıldı. İçerideki hafif kambur adam da aynı asillikle çıktı içinden ve dairesinin kapısına doğru yöneldi. İçerisi her zamanki en uygun sıcaklıktaydı, yemekler …
Boğazın kenarındaki bir bankta oturuyordu yanında hiç tanımadığı bir yaşlı adamla. Yine düşünceler içinde fethetmeye, ele geçirmek istediği şehre bakıyordu. Biliyordu içten içe; ya onu da yutacaktı ya da başka yerlere sürgün edecekti bu şehir. Hep sürgün edileceğini düşünüyordu, tüm …
13 saat uykusuz geçen yolculuğun ardından nihayet uyuyabileceğim diye düşünüp yatağına geçtiyse de bir türlü uyuyamıyordu. Gözlerinden uyku akıyordu ama uyuyamıyordu. Su içti, bir şeyler yemeyi denedi ama yok uyuyamıyordu. Neden uyuyamıyordu? Saatler sonra anlayacaktı ki migren atağı başladığından uyuyamıyordu. …
Hayatımın en güzel dönemiydi, her şey çok ama çok güzel gidiyordu; işlerim, hayatım, hayallerim… Hatta tek iyi gitmeyen şey İstanbul’un havasıydı diyebilirdim. Her şey tam istediğim gibi gidiyordu: KreatifBiri kendi kendine bir sirkülasyon yakalayabilecek hatta gelir elde edebilecek seviyedeydi; benim …
Tam inzivaya başlayalı 108, son günlüğü yazalı 72 saat olmuştu. Geçen üç günde de çok şey olmuştu; sağlık problemleri belli olmuş, daha çok düşünebilmiş, toparlanmıştı kısaca. Düşünmeden edemiyordu, son üç ay boyunca koşturmuş, koşturmuş ve sonunda ne elde etmişti? ….. …
Tam 24 saat olmuştu, o çok sevdiği şehirden ayrılıp inzivaya(!) çekileceği ailesinin yanına, küçük anadolu şehrine geleli. Bir gün de fark olabilir miydi? Gelmeden kesinlikle buna hayır derdi ama olmuştu işte, çok olmuştu hem de. Geldiğinden beri içi huzurla dolmuş, …
Her zamanki puslu, gri havada yürüyordu. Yine canı sıkkındı, yine bir hüzün çökmüştü, şehre, içine. Bu defa havadan değildi bu hüznün nedeni, gidiyordu… Aşık olduğu şehri, aşkı bulduğu şehri ertesi gün terk edecekti. Üstelik her seferinde bu şehre gelmek için …
En uzun gökdelenlerin birinin en üst katların bir tanesinden gri şehri izliyordu. Hava yeni kararırken ara sokaklara güneşin ne zaman geldiği gittiği belli değildi. Büyük ihtimalle çoğu güneşi görmüyordu bile. Tüm bu gri “modernliğe” bakarken yıllar önce, kendi parasını kazanmaya …